Tüp Bebekte Negatif Sonuç ve Sonrası
Tüp bebek denemelerinde olumsuz sonuç almak, çiftin pek çok açıdan yıpranmasına ve ümitlerinin azalmasına sebep olur. Bu noktada akılda tutulması gereken, tüp bebek tedavilerinin kesin sonuç verme özelliğinde olmadığı ve bazen sağlıklı bir bebeğe ulaşmak için birden fazla tedavi gerekebildiğidir. Olumsuz bir sonucun ardından, çoğu çift için yeni bir şans mevcuttur. Ama yeni bir tedaviye girişmeden önce genellikle yapılması gereken incelemeler vardır. Yeni tedavi planı yapılırken de farklı yollar izlemek gerekebilir.
Hangi incelemeler faydalı olabilir?
Rahim boşluğu ya da tüplerle ilgili şüphe varsa rahim filmi (HSG) çekmek ya da gerek görülürse Histeroskopi ile rahim içine bakmak önemli. Yaygın olarak bilinenin aksine, tüplerin (kanalların) sağlıksız olması, tüp bebek başarısını olumsuz etkileyen bir faktör. Özellikle tüplerde sıvı içeren genişlemelerin varlığında laparoskopik cerrahi ile tüpün rahimle bağlantısını kesmek gerekebiliyor. Histeroskopi’de ise; rahim boşluğunda gebeliğe engel olabilecek septum (perde), polip, myom, yapışıklık gibi durumları giderebiliyoruz.
Bir başka olumsuzluk nedeni ise kadında daha evvel tanısı konmamış şeker hastalığı, tiroid bozukluğu gibi durumlar. Bu sorunların da araştırılması ve gerekirse Endokrinoloji uzmanlarından destek alınması önemli.
Kadının ya da erkeğin kromozom sayısı ya da yapısında sorun olması, yüksek oranda anormal sperm ve yumurta üretimine neden olur. Bu durum, tedavinin başarı şansında azalma anlamına gelir. Ancak çiftin kromozom problemini bildiğimizde, elde edilen embriyoların kromozom yapılarını tayin edebiliyor ve seçilmiş, sağlıklı embriyoları rahme yerleştiriyoruz.
Kadının kanının pıhtılaşmaya genetik olarak aşırı meyilli olması ya da bağışıklık sisteminin aşırı çalışması da, gebeliğin oluşumuna ya da devamına engel olabilecek diğer faktörler. Bunları da araştırmaya dahil etmek gerekiyor.
Son birkaç yıldır uygulanan, rahmin embriyonun tutunması için ne zaman uygun olduğunu gösteren testler de yol gösterici olabiliyor. Birkaç kez iyi kaliteli embriyolar transfer edilmesine rağmen gebelik elde edilmemişse, ERA ve benzeri testlerden fayda görmek mümkün.
Erkekte de yapılabilecek ileri incelemeler var. Günümüzde modern testler sayesinde spermlerin olgunlaşma oranını, DNA hasar seviyesini ve sperm kromozomlarındaki anormallik oranını analiz edebiliyor ve bunlara göre strateji belirliyoruz. Ayrıca sperm örneğinin antioksidan kapasitesini ölçüp, sorun varsa tedavi edebiliyoruz.
Nasıl bir yol izlemek gerek?
Daha önce tüp bebek başarısızlıkları olan çiftlerde gebelik oranlarını artırdığı bilinen ve sıklıkla kullanılan yöntemler mevcut. Bunlardan ilki 5.gün embriyosu (Blastokist) transferi. Uygun çiftlerde embriyoları laboratuvarda 5.güne kadar büyütüp, öne çıkan seçilmiş embriyoları rahme yerleştirmek, gebelik oranlarında daha erken günlerde yapılan transferlere göre artış sağlıyor.
Embriyolar oluştuktan sonra dondurup, daha sonraki adet döneminde rahmi hazırlayarak transfer etmek (elektif dondurulmuş embriyo transferi) de seçeneklerden biri.
Bir diğer yöntem de embriyolara kromozom analizi uygulamak (Preimplantasyon Genetik Tarama, PGS). Bundan fayda görme olasılığı olan çiftler sadece erkek ya da kadında kromozom sorunu saptananlar değil. Çiftin kromozomları normal olsa dahi oluşan embriyoların bir kısmının –bazı durumlarda çoğunun- anormal kromozom yapısında olma olasılığı var. Bu çiftler de (uygun görüldüğünde), bu yöntemden fayda görebilir. PGS, özellikle tekrarlayan tüp bebek başarısızlıkları olan, tekrarlayan erken gebelik kayıpları (düşük) olan çiftlerde sıklıkla tercih ettiğimiz ve başarılı sonuçlar veren bir teknik. Bu gruplar haricinde, çok iyi görsel kalitede embriyo transfer edildiği halde gebelik oluşmadığında ya da kadın yaşının 39 ve üzerinde olduğu uygun çiftlerde bu yolla embriyo transferi başına gebelik şansını artırmak mümkün. PGS için embriyolara mikroskop altında biyopsi yaparak hücre almak gerekiyor, uygun teknikle yapıldığında embriyo bundan zarar görmüyor. Alınan hücrelere uygulanan genetik yöntemler de son yıllarda büyük gelişim gösterdi, artık tüm kromozomların yüksek güvenilirlikle tarandığı aCGH ve NGS gibi tarama yöntemleri kullanıyoruz.
Son yıllarda embriyo gelişimini dinamik olarak izleyebiliyoruz. Böylelikle hem embriyonun gelişim ‘filmini’ görüp çok kıymetli bilgilere sahip oluyoruz, hem de embriyo gelişimini izlemek için, embriyoyu bulunduğu uygun koşulların dışına çıkarmıyoruz.
Bazı kadınlarda infertilite nedeninin kadının bağışıklık sisteminin embriyoya karşı yanıt vermesi olduğunu biliyoruz ve buna yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bağışıklık sistemini düzenleyen serumlar ve ilaçlar bu amaçla kullanılmakta.
Erkekte saptanan sperm sorunlarının üstesinden gelmek için antioksidan kürleri faydalı olabiliyor. Daha az DNA hasarı olan spermlerin eldesi ve seçimi için sperm chip gibi yöntemlerden faydalanmak ya da testisten alınmış sperm kullanmak gerekebiliyor.
Tüm bunların sonunda unutulmaması gereken bir nokta var: tüp bebek tedavisi çifte özgü olmalı. Pek çok çiftte başarıyla uygulanan bir yöntem sizin için uygun olmayabilir. Öte yandan, bu süreçte her zaman tek bir doğru yok, yani matematiksel bir alan değil tıbbın her dalında olduğu gibi. Ayrıca teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, tedavi planını yapmak ve doğru uygulamak, biz hekimlerin sorumluluğunda kalacak sanırım. Bunun için de bilgi, tecrübe ve de kıvrak bir zekaya hep ihtiyacımız olacak.